Kavak Yelleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kavak Yelleri

En ßüyük Kavak Yelleri Fan Sitesi
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bize dokunmayan kötülük...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Bize dokunmayan kötülük... Empty
MesajKonu: Bize dokunmayan kötülük...   Bize dokunmayan kötülük... Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 3:57 pm

Semaver Kumpanya'nın yeni oyunu 'İnfazcı No: 14' bir kişinin yaşadıkları üzerinden savaşı ele alıyor. Oyunu Gülin Kılıçay'la yöneten Işıl Kasapoğlu'na göre, savaş bize dokununcaya kadar kötülüklerle ilgilenmiyoruz

İSTANBUL - "Günün birinde yaşadığın yerde savaş çıkarsa ne yaparsın? Kaçarsın, sadece nefes alıp vermeyi sürdürebilmek için... Sonra bir gün, bir bomba gelip senin evini seçerse... Sonra bir gün, biri gelip her şeyini alırsa elinden... Ne yaparsın?" Semaver Kumpanya'nın yeni oyunu 'İnfazcı No:14'ün metninden bir alıntı bu. Mısırlı Adel Hakim'in yazdığı oyunda, zamanı ve mekanı belli olmayan bir iç savaş, bir kişinin iç dünyası üzerinden anlatılıyor. Gülin Kılıçay ve Işıl Kasapoğlu'nun yönettiği, Tansu Biçer'in tek kişilik oyununda uygulanan sahneleme yöntemi de dikkat çekiyor. Seyir yerinin bir mezarlığa dönüştürülmesiyle, izleyiciler de sahneye çıkmak zorunda kalıyor. 'İnfazcı No:14'ün yönetmenleri, oyunun günümüzle bağlantısını ve tiyatro dünyasında yaşanan sorunları anlattı.

Oyun iç savaş temasını ele alıyor. Oyunda sizi çeken neydi?

Gülin Kılıçay: Dilinin çok yalın olması, derdini herkesin anlayabileceği şekilde anlatmış olması, zaman ve mekanın belli olmaması gibi özelliklerinden dolayı bütün zamanlarda bütün toplumlara hitap eden bir metin.

Işıl Kasapoğlu: Bu oyunu tam 15 yıl önce sahnelemeye karar verdim. Gülin'in dediği gibi zaman ve mekanını belli olmaması her topluma hitap etmesine neden oluyor, oyunun bu özellikler çok önemli, ama zamanının gelmesini bekledim.

Zamanı, neden şimdi?

Kasapoğlu: Toplumun içinde bulunduğu sosyo-kültürel durumdan dolayı. Çok karışık bir dönemde yaşıyoruz, kimin ne olduğu belli değil. Oyunda savaş gelip bize dokununcaya kadar kötülüklerle ya da haksızlıklarla hiç ilgilenmediğimiz ve karşı çıkmadığımız anlatılıyor, yani bize dokunmayan yılan meselesi. Şu anda da bir taraftan Ergenekon denen bir örgütten bahsediliyor, bir taraftan tiyatrolar yıkılıyor, müteahhitler para kazanacak diye binalar yıkılıyor, DTP'ye kapatılma davası açılınca kimse bir şey demiyor, fakat aynı şey AKP'nin başına gelince ortalık ayağa kalkıyor. Yani savaşın ucu gelip bir gün bize de dokunuyor ve o zaman sessiz kalamıyoruz.
Bugünlerde tiyatroların yıkılışına tanık oluyoruz maalesef. Tiyatro dünyası bunun asıl sebebinin rant kavgası olduğu ve yıkılanın yerine yenisinin asla yapılmayacağını düşünüyor.

Sizin düşünceniz de bu yönde mi?

Kasapoğlu: Bu bir söylenti değil gerçek, ama tabii ki yıkarlar çünkü, karşılarında buna engel olacak bir güç yok. Tiyatrocular arasında bir birlik yok ki. Bugün yıkılmasın diyen yarın yıktıkları zaman hiç sesini çıkarmıyor. Biz kalkıp ödüllere ve dağıtılan ödeneklere, adil olmadığı için karşı çıktığımız zaman tiyatroculardan hiç ses çıkmıyor. Sadece Müjdat Gezen buna karşı çıktı ve hayır biz bu ödeneği kabul etmiyoruz dedi. Bizim öncelikle birlik olmamız ve tiyatronun bir meslek olarak kabul edilmesini sağlamamız gerekiyor ki bir güç olabilelim. Türkiye'de 'tiyatro mesleği' diye bir şey yok.

Birlik nasıl sağlanabilir sizce?

Kasapoğlu: Halkın sosyo-kültürel temeli çok zayıf, bunu aşmak çok zor. Tabii bunu aşmak için demin saydığım meslek olmak ve birlik olmanın yanı sıra yerel yönetimler, medya ve sponsorların da desteği gerekiyor. Ama maalesef biz bu desteği göremiyoruz. Bunlar öncelikle kamu tiyatrosu yapanlarla ticari tiyatro yapanları ayırt edebilmeli. Bir Çehov oyunuyla para kazanmak için yapılan ve birilerinin bacağını gösterdiği oyunlar aynı kefeye konmamalı. Elbette bunlar para kazanmak için yapılabilir, ancak ikisi aynı desteği görmemeli. Mesela Radikal gibi bir gazetede ticari bir oyunun eleştirisi çıkmamalı. Sponsorlar ve yerel yönetimler kamu tiyatrosu yapanlara destek olmalı, doğru sponsorluklar yapılmalı. Öncelikle halka birşeyler anlatan oyunlara destek olunmalı. Örneğin, Bosch bizden Nasrettin Hoca konulu bir oyun istedi ve biz de çevreci Nasrettin Hoca konulu bir oyun sahneledik, halka bir şeyler anlatmaya çalıştık, doğru sponsorluk dediğim şey bu.
'İnfazcı'da farklı bir sahneleme yöntemi de uygulanıyor, sahne ile seyir yeri değiştirilmiş.

Bu farklı bir yöntem denemesi mi yoksa oyuna uygun olduğu için mi böyle yapmayı tercih ettiniz?

Kasapoğlu: Hep izleyiciye neyi nasıl daha iyi anlatabileceğimizi düşünüyoruz. Oyuna çok uygun olduğu için bu yöntemi seçtik. Önemli olan izleyiciye bir şeyler anlatması, ne şekilde anlattığı çok önemli değil. Ben çok inanmıyorum alternatif tiyatro yapıyorum diyenlere, belki de ben anlamıyorum diye bana öyle geliyor bilmiyorum. Farklı dekor kullanmak çok da önemli değil, öncelikle izleyiciye bir şeyler anlatmak gerekiyor, sonra farklı arayışlar içine girilebilir.

Kılıçay: Farklı ve oyunun yapısına çok uygun bir yöntem. Bu arada sahne tasarımcımız Cem Yılmazer'i unutmamak gerek asıl tasarım ona ait, biz de oyuna uygun olacağını düşündüğümüz için uyguladık. Farklı, sahneleme yöntemleri elbette denenebilir, ancak Işıl Hocamın da dediği gibi oyunun yapısına uygun düşüyorsa, yoksa sadece farklı bir yöntem olsun diye değil.




alıntıdır
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bize dokunmayan kötülük...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kavak Yelleri :: Her Telden :: Kültür & Sanat-
Buraya geçin: